BİR DOĞUM GÜNÜ
Bir çok şeyi unutabilirsiniz ancak doğum günlerini asla! ve ya bir çok doğum günü daveti’de alabilirsiniz katılmamazlık olmaz asla! Zihninizin meşgul olduğu bir günde böyle bir hata yaptıysanız ve kendinizi affettirmek için güzel bir doğum günü mesajı arıyorsanız daha fazla aramayın. Mesajla kendinizi affetireceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Elinizde doğum gününden kalmış bir kaç resim işte tek şansınız. Zaman ne kadar geçmiş olursa olsun anıları tazelediği için resim makbule geçecektir. Bundan sonra gelişen olaylar, bazen acı, bazen tatlı tesadüflerle süslenecektir. Doğum gününün gecesi şıklığıyla göz kamaştırıp herkesten iltifat almayı kim istemez? Yine de, o gün ne giymeliyim kaygısının sizi endişelendirmesine izin vermeyin. Evet, gündüzden kaçanların, gece yaşayanların filmi gibi izledim Fatoşun doğum günü partisini. Bu parti‘de delifişek partiler kadar kalabalıktı. Ve ömrünün gecesine yürüyen bir yalnız adam ve ona eşlik eden baştan çıkarıcı bir görsellik. Hatice’nin mekanı ve manzara birleşirse, bir öykü yerine, bir durum, bir hal resmedilirse, böylesi bir görsellik, böylesi bir seyirlik çıkar ortaya, hani ölümsüzleştirmek gibi. Daha nasıl anlatılır? İşte tıpkı bir rüya gibi, insanın hayattaki yolculuğu gibi, tatlı bir yorgunluk gibi, hep güzelliği arayıp, hiç bulamamak gibi. O gece sadece resim çekerek rakımı yudumladım. Dans etmek, oynamak gibi bir düşünceye kapılmadım. Gece insanları farklı farklıdır, kimi soluğu çılgın gecelerde alır, kimi de kendiyle baş başa kalır. Seçenekler arasında vampir olmak da yoktur, çok şükür. Belki upuzun gündüzlerden ziyade, şeb-i yelda’yı sevmektedirler, o kadar. Bir hikâye anlatmadan da, pek çok konuya değinilebileceğini gördüm. Bu gecede, delilikten, sarhoşluğa, uyuşukluktan coşmaya, komşulardan dostlara, bilişimden doğrudan etkileşime, artık aklınıza ne gelirse vardı. Gecenin sonu yolculuk ile başlar. Ben yazımın, muhteşem güzlleri anlatan başka bir bölümünü aktarayım; Bana yetişemezdi bunun için yeterli tecrübeye ve güce sahip değildi. İnsan yaşamda her zaman yükselmez, bazen’de alçalır. O artık daha fazlasını yapamayacaktı. Benim bulunduğum seviyeye kadar inemeyecekti. Benim gitmem gereken ve onun dayanamayacağı kadar yoğun bir gece vardı. Dostluklarına büyük önem veren, ancak dost bildiğini de sarsmaktan çekinmeyen, mutlu olabilmek için sabahı bekleyen ben, hemen her konuda ustalaşmış sayılmazdım. Ancak geçmişimizde sakladığımız, asla unutulmayan, yarım kalan bir sevda öyküleri hep vardı. Fatoşun doğum günü ile başladık yazmaya onunla bitirelim.
Artık sevmiyorum. Ya nasıl, nasıl sevmiştim, sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona, o ellere yar olur. Öpmemden önceki gibi, o ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla, artık sevmiyorum. Ya seversem yine! Ne uzundur unutuş ah, ne kısadır sevda, böyle gecelerde kollarına almadan. Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca. İşte bu gecenin hatırına hemde Hatice’nin mekanında çektiğim resimlerden bir demet derledim bir anı olarak kalsın Fatoş hanıma.
Mehmet Tevfik Özkartal
02.06.2014