Aldatma

Türk boylarının MÖ Ana erkil yaşadıkları bilinen bir gerçek artık.Paasfofto

Günümüzdeyse toplumun değer yargıları erkeğin çokeşli yapısını değil de kadınınkini destekleseydi…

“Genel”e göre kavramı oluşturan yapı taşları; kadın, erkek ve seks. Aldatma deyince insanların aklına nedense sadece kadın ya da erkeğin eşlerine sadakatsiz davranması geliyor. Halbuki aldatmanın asıl kelime anlamı; değişik bir tutumla, karşısındakini yanıltmak, yanlış bilgi vermek, oyalamaktır.

Sakın kızmayın olayı bu açıdan değerlendirmeyeceğim. Ben de aldatma kavramını kadın, erkek ve seks üzerinden işleyeceğim. Çünkü diğer aldatmalar pek can acıtmıyor olmalı ki tartışılmaya değer görülmüyor.

Her sevişmenin içinde aşk yok. Diğer canlılar gibi insanlar da çoğalmak arzusuyla karşı cinse yönelir. Bu nedenle seksin başlangıç noktası yani seks yapmayı isteme kısmı gayet basit ve anlaşılır. Ne zaman ki karşımıza aşık olduğumuz, birlikte yaşamak istediğimiz biri çıkıyor, sevişmek bizim için içgüdüsel olan bir eylem olmaktan çıkıyor. Asıl kıyamet de sonrasında kopuyor zaten.

Bir kadınla erkek beraber yaşamak, paylaşmak, üretmek için karşılıklı anlaşarak bir araya geldiklerinde sevişme istemine de bir kısıtlama geliyor. Genellikle bu her iki tarafında talebi doğrultusunda gerçekleşiyor. Tabii toplumsal örf ve alışkanlıkları  da göz ardı etmememiz lazım.

Eğer beraber yaşadığın bir eşin varsa başka biriyle birlikte olmak yok. Ama bu kısıtlamaya çoğunlukla sadece kadının uyması beklendi, bekleniyor. Erkekler, bilimi de arkalarına alarak bu kısıtlamaya fazla itaat etmiyorlar.

Yapılan araştırmalar günümüzde kadının da (erkekler kadar olmasa da) artık bu kısıtlamaya uymadığını doğruluyor. Hatta Amerika’da evli olan bazı çiftlerin birer sevgilileri olduğu ve herkesin birbirinden haberdar olduğu bile söyleniyor.

Bence aşık olarak bir araya gelmiş bir çiftin o yoğun aşk duygusu geçene kadar birbirlerine sadakatsiz davranmaları pek mümkün değil.evlilik

Sorunlar karşı tarafa duyulan aşkın, heyecanın başka duygulara dönüşmesiyle başlıyor. Sevişme isteğinde bölünme meydana geliyor, eşinle sevişmek tatmin edici olmuyor ve dışarıya davetiyeler hazırlanmaya başlanıyor. Bunu erkek çok daha rahat ve korkusuzca yapıyor.

Sevdiği kadınla yaşamaya devam edip aşık olmadığı hatta bazen tanımadığı sadece fiziksel olarak arzuladığı başka kadınlarla birlikte oluyor.

Peki ne oluyor, kadın aldatılmış oluyor. Toplumsal değer yargıları erkeğin çok eşli yapısını değil de kadınınkini destekleseydi, ekonomik olarak kadın erkekten daha iyi konumda olsaydı acaba kadınların ihanet sayıları erkeklerinkini geçmez miydi?

Sorun büyük, çözüm basit; kadın da erkek de “aldatabiliyor”.

Bilimsel araştırmalarla da tespit edilmiş, nedenleri farklılık gösterse de sonuç bu. Herkes bu gerçeği bilerek ömür boyu sadakat anlaşması imzalıyor. Ömür boyu sadakat talebi olmayan çiftler de bu anlaşmaya imza atıyor.

Yanlış olan da bu zaten; her çift kendi karakterleri, talepleri doğrultusunda kendilerine özel evlilik sözleşmesi hazırlasalar, topluma ve sevdiklerine tutamayacakları sözleri vermeseler ortada ne suçlu, ne mağdur, ne aldatan ne de aldatılan olacak.

Ben insanın diğer canlılardan farklı olarak içgüdülerini kontrol edebilip tek-eşli yaşayabileceğine inanıyorum. Bunu başarabilen çiftler var. Her iki tarafın da bunu istemesi, bunun için çaba sarf etmesi gerek tabii ki. Benim anlatmaya çalıştığım şey ise özetle şudur ki;

beraber yaşayan kadın ve erkekler birbirlerini çok iyi tanıdıkları, neyi yapıp neyi yapamayacaklarını bildikleri halde aldatmaktan bahsediyorlar. Herkes her şeyi biliyor.

Üç bin yıldır var olan tek-eşli evlilik sözleşmesine iki taraf da ihanet ediyor.

Bana asıl aldatılan evlilik kurumu gibi geliyor.

Fikrinizi yazin